Malatya Büyükşehir Belediyesi Portalı

Reklam

Kategoriler

Siyasal belirsizlik had safhada

25 Aralık 2013 | Gösterim: 11 | Kategori: Ekonomi

Dün sabah 2014 Para ve Kur Poltikası raporunu sunan TCMB Başkanı Erdem Başçı’yı dinlerken ekonomi yönetimiyle siyasal yönetim arasında mesafenin adeta bir uçuruma dönüştüğünü düşündüm. Ekonomik istikrar konusunda fazla endişeli değilim. Bu konuya aşağıda döneceğim. Buna karşılık siyasal istikrarsızlık hayaleti Türkiye semalarında ayan beyan göründü. Gündeme bir bomba gibi düşen büyük yolsuzluk soruşturmasına karşı AKP hükümetinin verdiği yanıt önümüzdeki dönemin büyük siyasal çalkantılara gebe olduğunu gösteriyor. Hükümet yargı sürecinin arkasında olduğunu söyleseydi, bu yanıt siyasal istikrara hizmet edeceği gibi, AKP iktidarına da aklanma fırsatını verecekti. Tabii eğer ortalığa saçılan onca şaibeli olgu iddia edildiği gibi düzmece değilse… Hükümet farklı bir tercih yaptı. “Saldırı en iyi savunmadır” mantığı ile yolsuzluk soruşturmasının ‘iç ve dış mihraklar’ın AKP’yi iktidardan uzaklaştırmak amacıyla tezgâhladığı bir komplo olduğunu iddia etti. Cemaate yönelik büyük cadı avı başlatıldı. ABD ile ipler iyice gerildi. Dahası açıktan yargı sürecine açıktan müdahale başladı. Hükümet alelacele yürütme ile yargı arasındaki güçler ayrılığının en önemli teminatlarından olan adli soruşturmaları, yürütme erkinin adeta iznine bağladı.


İktidarın oyları

Bu ortamda yargı sürecinin nasıl sonuçlanacağını kestirmek zor. Sonuç ne olursa olsun AKP iktidarının “Savunma için saldır” tercihi otoriterleşmenin dozunu iyice arttıracağa benziyor. Bu koşullarda peş peşe yapılacak üç seçimden çıkacak sonuçlar demokrasimizin ve Türkiye’nin jeopolitik konumlanması açısından hayati önemde olacak. Soru şu: 30 Mart’ta AKP oy oranı düşecek mi? Düşecekse ne kadar düşecek? Kestirmek zor. AKP’nin demir çekirdeğinin dışında bu partiye oy veren en azından birkaç milyon seçmen var. Çoğu ekonomik ve siyasal istikrar için veriyor çünkü güvenilir bir alternatif görmüyor. Bu seçmenlerin tepkisi ne olacak?


Eğer iktidar partisinin oylarında belirgin bir düşüş olmazsa, -ki doğrusu bu şaşırtıcı olur- Türkiye’nin Rusyalaşmasının önü açılır. Ama eğer iktidarın oy desteğinde en az 5-6 puanlık bir düşüş olursa AKP siyasal oyun planını değişmek zorunda kalır. Yolsuzluk soruşturmasına iktidarın verdiği yanıtla iyice derinleşen polarizasyon koşullarında, Başbakan Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesi ile yapılacak erken genel seçimlerde referandum çoğunluğunu (330+) elde ederek bir çeşit ‘Türk usulü’ başkanlık sistemine geçişi içeren planın başarı ihtimali çok azalacaktır. Ankara kulislerinde 3 dönem kuralının değişebileceği tartışılıyormuş. Doğrusu şaşırmadım.


Ekonomik çıpalar sağlam

Tüm bu gelişmeler zaten var olan siyasal belirsizliği zirveye taşıdı. Gelecek yıllarda Türkiye’yi kim ve nasıl yönetecek? Kürt sorunu barışçıl bir çözüme kavuşturulabilecek mi? Bu çözümün önkoşulu olan temel siyasal reformlar yapılabilecek mi? Batı ile ortaya çıkan gerilim daha da derinleşecek mi? Ve tabii kritik soru: Ekonomi ne olacak?


Siyaset sorularına benim yanıtım yok. Bu alanda gelecek iyice bulanıklaştı. Ekonomi için birkaç şey söylebilirim. Makoekonomik istikrarı tehlikede görmüyorum. Erdem Başçı’nin dün sabah çizdiği dengeli büyümeye ve kur istikrarına yönelik yol haritası tutarlı. Başarılı olacağını tahmin ediyorum. Siyaseten en çalkantılı yıllardan biri olarak tarihimize geçecek 2013 yılını yüzde 1,5 gibi çok düşük bir bütçe açığı ile kapatacağız. Banka sistemi de sağlam. Ama artan siyasal belirsizliğin daha az yatırım, dolayısıyla daha düşük büyüme ve daha fazla işsizlik demek olduğunu da unutmayın.



Yorum Yapın

*